Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü (BÜMK)
BÜMK, Türk müzik kültürüne katkısı bulunan çok sayıda müzisyen yetiştiren ya da onların ortaya çıkmasına yardmıcı olan bir üniversite kulübü olarak tarihte yerini almıştır. 1980'lerde Sumru Ağıryürüyen, Mozaik Grubu (Ayşe Tütüncü, Bülent Somay, Timuçin Gürer, Mehmet (Kuzu) Taygun, Saruhan Erim), Bora Ebeoğlu, Nezih Ünen, Serdar Ateşer ve daha aklıma gelmeyen bir çok müzisyen bu kulübün küçük ve kısıtlı çalışma odalarından çıkıp geldiler ve en azından bazıları hep müzikle ilgili kaldı. Daha sonraki yıllarda Teoman, Aylin Aslım, Nil Karaibrahimgil gibi müzisyenler de buradan geçmiş, ama kulüple ne kadar ilgileri olduğunu ben bilmiyorum. BÜMK her zaman BÜTMK (Türk Müziği Kulübü) ile eleman konusunda rekabet içindeydi. Kişiler eğilimleri ve müzik zevklerine göre iki kulüpten birini seçerlerdi. BÜTMK bünyesinden de Mahmut Abra, Cengiz Onural gibi müzisyenler çıkmıştı.
Benim BÜMK ile ilişkim 1981 yılında başladı. Daha önce müzikle ilgim, iyi bir izleyici olmaktan öteye geçmiyordu. Aslında lisenin ilk yıllarında klasik müziğe merak salmıştım ve zaman zaman Atatürk Kültür Merkezi'ndeki konserlere (Cuma akşamı olurdu, Cumartesi sabahı da tekrar edilirdi) giderdim. Ancak lisedeki müzik derslerimiz genelde boş geçerdi ve tüm ortaokul ve lise öğrenimimde müzikle ilgili doğru dürüst bir şey öğrenmemiştim.
Üniversitede arkadaş toplantılarında ve yemeklerde genelde Klasik Türk Müziği ya da Türk Sanat Müziği repertuarımdaki şarkıları arkadaşlarımla paylaşıyordum. Genelde iyi bir müzik kulağım vardı ve şarkı söyleyişim övgü alıyordu. Üniversitede BÜMK çok aktifti ve son yıllarda Semih Fırıncıoğlu'nun çabalarıyla epeyce bir faaliyet oluyordu. Semih Fırıncıoğlu özellikle "Negro Spiritual" şarkılarına yeni düzenlemeler yapmış ve onları oldukça cazip hale getirmişti.
Üniversitenin 3. sınıfında olduğumu hatırlıyorum. BÜMK bünyesinde bir koro kurulacağı duyuruldu. Ben de sonunda kendi yeteneğimi deneyebileceğim bir fırsat olduğu için hemen başvurdum. Koro şefi klasik bir eğitimden geçmişti ve özellikle Türk halk türkülerinin çok sesli uyarlamaları üzerine çalışıyordu. O dönemle ilgili aklımda pek bir şey kalmamış ama basılı notalardan uzun süreli çalışmaları anımsıyorum.
Bu koro denemesi pek bir yere gitmedi. İlgi mi azaldı, müzik türü mü ilginç gelmedi anımsamıyorum ama kısa sürede çalışmaların durduğu aklımda.
O arada çalışmalar sürerken BÜMK bünyesinde bir araya gelen bir sürü arkadaş beraber bir şey yapabilir miyiz sorusunu sorduk kendimize. Semih Fırıncıoğlu'nun spirituals uyarlamaları ilginçti ama tek bir müzik türünden oluşan repertuar oldukça kısıtlayıcı gelebilirdi, ayrıca Türkiye'de çok bilinen bir tür de değildi. Yine de hevesle küçük bir koro kurduk.
Piyano üstadı sevgili Orhan Erişir1 bize piyanoda "accompaniment" (eşlik) yapmayı seve seve kabul etti. Koronun itici gücü, müzik bilgisi de epeyce güçlü olan Işıl Yetkin'di. Işıl'ın aynı zamanda müthiş etkileyici alto bir sesi vardı (solo yaptığı God Bless the Child hala hatırımda!). Ben bas söylüyordum (ilk koro çalışması sırasında sesimin aslında bariton olduğunu, ama çalışmayla bas partisyonları da söyleyebildiğimi keşfetmiştim), benle beraber İbrahim Üstünes diğer bastı. Tenorlarda Cem Mergen ve Ercan Birced "döktürüyorlardı" ama konservatuarlı Gökhan Şakar da ustalığıyla yardımcı oluyordu onlara. Sopranolarda Feryal Tuncer ve Hale Eryılmaz, mezzo-sopranolarda Tijen Önöz (sonraları Tijen Mergen) ve Süada Congar vardı. Repertuarı genelde Orhan ve Işıl (kuzenlerdi aynı zamanda) hazırlıyorlardı. Biraz eklektik olmasına rağmen vokal özellikleri öne çıkan spiritual ve ballad şarkılar, ayrıca Burt Bacharach gibi ustaların romantik koro şarkılarından oluşan bir repertuardı. Koroya isim ararken şarkılardan biri olan Sentimental Journey cazip geldi ve ismimiz bu oldu.
Sentimental Journey
1982 yılında çalısmalarımız devam etmiş ve repertuarımızı iyice geliştirmiştik. Önce yalnızca "spiritual"lardan oluşan repertuar sonradan Türkiye için biraz fazla kısıtlı dinleyiciye hitap eder düşüncesiyle çeşitli caz ve popüler bestelerle zenginleştirilmişti. Şarkılardan birini grup adı olarak seçmiştik ve bu da genel çizgimize çok uymuştu. Vokal ağırlıklı, duygusal parçalar, içli spirituallardan oluşuyordu repertuar ve hep yoğun armoni üzerine dayalıydı. "God Bless the Child" gibi bazı parçalarda solist öne çıkıyor, diğerlerinde tüm vokaller dengeli kullanılıyordu.
Geleneksel olarak her grubun yaptığını yaptık ve Boğaziçi Üniversitesi Büyük Toplantı Salonu'nda (Robert College zamanındaki adıyla Albert Long Hall) ilk konserimizi verdik. Bendeki broşüre bakılırsa tarih 12 Haziran 1982. Yanılmıyorsam iki ayrı gece konser tekrarlandı. Albert Long Hall'un inanılmaz akustiğinde sanıyorum olduğumuzdan çok daha iyi bir performans sergiledik.
Daha sonra repertuarın sınırlı bir kısmıyla (ve yanılmıyorsam grubun da bir kısmıyla) Amerikan Kültür Merkezi ve British Council (İngiliz Kültür Merkezi)'nde de konserler verdik. Bu arada Amerikan Kültür Merkezi’ndeki performansı kaydetmiştik ve bir kaset oluşturduk. Oldukça kötü bir kayıt olmasına rağmen iyi bir anı olarak hala saklıyorum.
Küçük çevremizin biraz dışına çıkmamızı sağlayan olay, yine ayrıntılarını bugün anımsamadığım bir şekilde ünlü Türk cazcısı Emin Fındıkoğlu ile tanışmamız ve onun aracılığıyla Bodrum Festivali'ne davet edilmemiz oldu (1960'larda meşhur Berklee Caz Akademisi'ni bitirdiğini yeni öğrendim). Eylül 1982'de düzenlenen (ve her yıl yenilenen) bu festivale davet edilince heyecanlandık tabii. Bu arada Feryal gruptan ayrılmıştı (ya da Bodrum'a gelemiyordu) Grubun kız elemanları hemen duruma el koydular ve grupsak uyumlu giysilerimiz olması gerektiğine karar verdiler. Erkeklere beyaz tişört ve mavi spor pantalon, kızlara da beyaz bluz ve kırmızı etekten oluşan şirin kıyafetler alındı.
Bodrum'da biraz etrafı gezdikten sonra Emin Fındıkoğlu'nun çaldığı bara gidip onu dinledik.
Ertesi gün festivalin yapıldığı Bodrum Kalesi'ne prova yapmaya gittik. Erol Evgin de festivale katılıyordu ve ekibiyle prova yapıyordu. Kendisine ayrılan süreyi çok aştığı halde gecikmeli olarak ayrılırken biraz alaycı bir tavırla "haydi çocuklar gidelim cazcılar prova yapacakmış" demesi bende hayli antipati yaratmıştı, halbuki lise yıllarında çok sevdiğim bir pop müzik sanatçısıydı.
Festivaldeki konser epeyce ilgi çekti. Seyirci caza aşinaydı, bizim repertuarımız biraz değişik de olsa ilgilerini çekti.
Grup olarak bir süre daha birlikte çalıştık, ama ilk heyecan sona eriyordu, grubun tüm üyeleri kendi iş yaşamlarında gittikçe daha yoğun günler yaşıyorlardı ve maalesef 1982 sonu-1983 başında Sentimental Journey dağıldı. 40 yıldan fazla olmuş... Aramızdan bir çoğu müziği bir meslek olarak devam ettirmedi ama en azından benim yaşamımda bu serüven 25 yıl sonra bile önemli bir yer tutmaya devam ediyor.
BÜMK serüvenimin bundan sonrasını başka yazılarda ele alacağım....
Orhan hâlâ müzikle uğraşıyor ve bu günlerde Confuzed grubuyla Rock Müzik icra ediyor.